TARİFİNDEN ÖNCE TARHANANIN HİKAYESİNİ PAYLAŞAYIM SİZLERLE: Zamanın padişahı Yavuz Sultan Selim halkının arasına karışmayı çok severdi. Bir ramazan günü veziriyle şehre inerler. Dolaşırken padişah vezirine, bugün iftar vakti hangi evin önünde durursak orucumuzu orada açalım demiş. Veziri bunu kabul etmiş. Geze geze iftar vakti gelmiş ve durdukları evin kapısını çalmışlar. Evin sahibi kapıyı açmış, misafirlerini buyur etmiş. İçeri giren padişah, yer sofrasında ,üzerinde dumanı tüten çorbayı ve yanında bir kaç pideyi görmüş. Misafirlerini sofraya buyur ederek oruçlarını açmışlar. Alışkanlıktan olsa gerek, vezir sürekli "hünkarım" ,"değerli padişahım" deyip duruyormuş. Bu sözlerden ,evin sahibi onun padişah olduğunu anlamış. Çok utanmış, sıkılmış ve üzüntü duymuş. Çünkü koca padişaha ikram edecek daha güzel bir şeyi olmadığı için. Padişah bunu fark edince, ikramın en güzelinin bu olduğunu söyleyerek gönül almış ve ev sahibinin üzüntüsünü hafifletmiş. Ev sahibi k...