Ana içeriğe atla

İÇİNİZDEKİ O ŞİMARIK ÇOCUGU KAYBETMEMENİZ DİLEĞİYLEˆ◡ˆ


İnsanlar büyüdükçe küçülür mü? Bu soru ve sonrası ile ilgili durum ve düşüncelerle ilgili güzel bir yazı... Melek Çoruh'a ait bu yazıyı ben beğendim ve benim takipçilerimle paylaşmak istedim:
Sevda Özkara
İnsanlar büyüdükçe hayalleri küçülür mü?” diye soruyor Babam ve Oğlum’da küçük Deniz…
Yitirdik çocukluğumuzu Kibritçi Kız’ın kar tanesiyle sönen kibritleriyle… Yitirdik çocukluğumuzu Kurşun Asker’ in Balerin Kız’ın aşkından ateşte eriyen bedeninde ve yitirdik çocukluğumuzu yalanlarla, aldatmalarla, hayal kırıklıklarıyla… Daha dün gibi hatırladığımız ”Büyüyünce ne olacaksın bakalım?” sorusuna verdiğimiz cevaplarda “öğretmen, doktor, polis olacağım” çığlıkları varken ve biz hala çocukken ne olduk, ne olabildik?

Hayal kurmak zor iş, o hayalleri yıkmaksa bir o kadar kolay. Şimdi geriye dönüp bakınca; çocukluğumuzdan ne kaldı geriye? Büyürken neleri aldık yanımıza, bırakmamak üzere? Elimize geçen üç beş kuruşla koşa koşa gittiğimiz bakkaldan aldığımız leblebi tozu mu? Şeytan uçurtmaları mı? Yoksa altın yaldızlı paketin içindeki çikolatalar mı?

Geri istiyorum! Bayramlarda patlattığımız torpilleri, meybuzları, leblebi tozlarını, altın çikolatalarımızı… Acaba şanslımıyız yoksa şanssız mı? O günleri yaşayıp şimdi o günleri özlemek mi, yoksa yaşamamış olup hasret çekmemek mi güzel olan

Büyüdük öyle veya böyle ama içimizdeki çocuğu büyütmeden. Yalanlara, haksızlıklara, riyalara, bitmez tükenmez koşuşturmacalara, savaşlara, açlığa, göz yaşlarına, ayrılıklara rağmen hepimiz büyüdük. Kendi kendimize kaldığımızda kaç kere mırıltılarla -Hayır anne, -Hayır baba, -Hayır dünya dedik ama ses tellerimizi yırtarcasına bağıramadık? Gece olduğunda ışıklar kapandığında -ben korkarım karanlıktan açın şu ışıkları! diyebildik. O geceleri yorgan altından dışarı açılan hava boşluklarıyla geçirdik bir çoğumuz. Nedensiz yere -sana taktım, ne yaparsan yap geçemeyeceksin bu dersten diyen hocamıza ”yeter artık geçmek isteyen kim!” diye haykıramadık. Herzaman disiplin kurulunda savunma kağıdını yazan biz olduk küçümser bakışlar altında… Daha 2 yaşında öz annemiz tarafından sokağa atılan, öpülmek sevilmek için için yaratılmış yanaklarımıza inen baba tokatlarına ”neden?” diyemedik… Çok sevilerek, dövülerek, mutlu mutsuz, umutlu umutsuz hepimiz bir şekilde büyüdük…

Herşeye rağmen özlüyorum, özlüyorsunuz…
Topladığımız papatyalardan yaptığımız taçları, oyunun en güzel yerinde ”araba geliyor çekilin!” bağrışmasını, salıncak kurduğumuz ve dal kırılcak diye sallanmaya korktuğumuz ağaçları, bayramlardaki torpilleri, leblebi tozlarını ve altın yaldızlı paketlerdeki çikolataları…

Kale kapanıyor, elini çeken oynamıyor… Bizler elimizi çoktan çektik, kale artık kapandı ama içimizdeki çocuk elini ne zaman çekicek, hayallerinden ne zaman vazgeçicek orası bilinmez.
Sonumuzun belli olmadığı bu belirsizlik yaşamında içinizdeki çocuğu kaybetmemeniz dileğiyle…

Yazan Melek Çoruh

Bu blogdaki popüler yayınlar

SEVDA'NIN YORUMUYLA AYAŞ KAPAMA

Lezzeti dillere destan aslında yapımı çokkkk kolay sadece pişmesi biraz zaman aldıgı için sabır isteyen bir yemektir.Hemen tarife geçeyim MALZEMELER 1 kg kuzu eti 10 tane kıska soğan tuz .karabiber 2 su bardagı haşlanmış nohut 2 su bardagı pirinç tereyag tabiki olmazsa olmazı delikli küp ve ona uygun bir kap Yapılışı:Eti soganı bir kapta tuz ve karabiberle harmanlayın.Sonra küpün içine koyun  testinin ağız kısmı tencereye taban kısmı yukarıya gelecek şekilde tencerenin ortasına yerleştireceğiz ve testi tencerenin ortasına denk gelecek kenarlarda da dört beş parmak boş yer kalmalı tencereye testiyi kapatınca boş kalan yerlere birkaç parça et koymalı ( böylece küpün içindeki etinde pişip pişmedini anlayalım)  Tencerenin içine de yaklaşık 3 litre su koyun ve ocağın altını açın suyun içine de biraz tuz attın  su kaynadıkça suyun buharıyla testi içindeki etler de pişecek iki saat sonra tencerenin boş kısmına attığımız etler pişti mi diye kontrol edebilirsiniz.2 su ba...

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI KUTLU OLSUN

Türk tarihine altın harflerle yazılmış olan 30 Ağustos Zaferi, Türk milleti için son derece önemli bir zaferdir. Başkomutan Mustafa Kemal’in bizzat yönettiği meydan muharebesi sonucunda, düşman vatan topraklarından tamamen atılmış, bu sayede düşman işgaline nihayet bir son verilmiştir.  30 Ağustos zaferi, Türk milletinin asla esir edilemeyeceğini; semaları süsleyen Türk Bayrağı’nı gönderden indirilemeyeceğini ve gök kubbeyi çınlatan ezan seslerinin dindirilemeyeceğini bütün dünyaya ilan eden kutsal bir zaferdir. Bu zafer.e mukaddes değerlerimizi düşman saldırısından kurtarmakla kalmamış; aynı zamanda esaret altında bulunan diğer Müslüman milletlere de ilham kaynağı olmuştur.Oya Çiçekcilikiğin bu anlamlı günde çiçeklerden yapmış olduğu gibi ne diyoruz’BU TOPRAKLARDA MUSTAFA KEMALLER YENİLMEZ’.Tüm Türk ulusunun 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun.                       ...

KARADUT ŞURUBU VE FAYDALARI

MALZEMELER   1 kg karadut 1 su bardagı şeker   1,5 lt su      YAPILIŞI: Dutlar temizlenir.üzerine şeker konulur ve kaynatılır.(15-20dk)     Süzgeçten süzülüp soğuk içilir.Yanında maden suyuyla içilmesi daha faydalıdır.Şifa olsun içenlere Faydaları saymakla bitmez bu karadutu sizin için araştırdım.Hem faydalarını hemde karadut şurubu yapımını sizinle paylaşayım istedim. KARADUTUN BESİN DEĞERİ: Karadutta E, K   ve C vitamini bulunur. Yüksek antioksidan özelliği bulunan bu meyve ayrıca sodyum, tiamin, potasyum ve niasin içerir. Yüksek değerli mineral içerir. Magnezyum, demir, bakır, mangan, çinko, selenyum ve karoten açısından zengindir. Birçok meyvenin aksine zeaksantin ve lutein içermediğinden diyet yapanlar için de ideal bir besindir. Karadut Şurubunun Faydaları C vitamini açısından zengin olan karadut nezle grip gibi hastalıklara karşı vücudu korur.        Sinirlerin güçlenme...